Yeni, yeniden bir dünya kuralım; her mevsimi bahar tadında yaşanan, açmadan solan çiçeklerin olmadığı.
Havai fişeklerin, meşalelerin aydınlattığı dünyada, bombaların, füzelerin kararttığı hayatlar olmasın.
Ölü püskürmede yer, ölüm yağdırmada gökler yarışmasın.
Parfümlerin, deodorantların ozon tabakası deldiği bir atmosferde gaz ve barut kokusu teneffüs etmeyelim.
Bir dilim ekmek için BM kampına gitmeye çalışan çocuk ve gerisindeki Akbaba’nın fotoğrafını çekerek şöhrete kavuşmasın insanlar.
Obezite ile savaşıldığı bir devirde açlıktan, kıtlıktan ve yoksulluktan çocuklar ölmesin.
Güldünyalar töreye kurbanı gitmesin.
Beyaz’ın Siyah’a, Siyah’ın Beyaz’a üstünlüğü olmasın.
Babasının aldığı güneş gözlüğünü takamadığını söyleyen Filistin’li kızın, daha nice onun gibilerinin güneşini söndürmeyelim.
Gökyüzünün alabildiğine mavi, güneşin kızgın ama aydınlık, denizin hırçın, hırçın olduğu kadar da coşkulu olduğunu çocuklarımız bilebilsinler.
Sadece ülkelerin değil, bu dünyanın atalarımızdan miras olarak kalmadığını, çocuklarımızdan emanet aldığımızı akıldan çıkarmayalım.
Ormanların kuşlara yuva olduğu, tohumun toprağa can verdiği ve gökyüzünün uçurtmalara kucak açtığı bir dünya bırakalım.
Bir dünya istiyorum; yaşama hakkına saygı göstermeyenin
yaşama hakkının olmadığı dünya.