Neymiş? Yabancılar izinliymiş!(Ta Osman'ım)

24.12.2009

Galatasaray yabancılarına Noel izni verdi diye yer yerinden oynadı!

Neymiş?

Takım içinde böyle ayrıcalık yapılmazmış!

Yabancılara izin verilip ötekilere verilmezse takım içi ahenk bozulurmuş!

Vay ki ne vay!

Bu mantar kafalar olduğu sürece bize hayat haram!



Otorite kurmak için insanların özgürlüklerini kısıtlarsan bunun adı disiplin olmaz, resmen hakları gasp olur!

‘Masaya yumruğunu vurmakla’ işlerin düzelmeyeceğini hala anlamayanlar varsa onlar için de yapacak pek fazla bir şey yoktur. Allah sonlarını hayretsin!



Yabancılar 24 Aralık’ta Christmas (Noel) kutlarlar…

24 Aralık Hıristiyanlar için dini bayramdır. O gün mutlaka aileleriyle birlikte olurlar!

Onlara bu hakkı vermek de hata değil, Galatasaray kulübünün insani bir yaklaşımıdır.

Galatasaray kutlanmalıdır.

‘Bizde de Ramazan ve Kurban Bayramı’nda maç var, bizim çocuklar da izin yapmıyor’ diyenlere de cevabım nettir;

Burası Türkiye…

Bayramın ilk günü son günü fark etmez. Onlar vatanlarındalar.

En kabadayı atlar bir uçağa en çok iki saatte giderler memleketlerine.

Elano, Leo, Kewell öyle mi ya…

Hepsi denizaşırı…

Biri Brezilya, öteki Arjantin, Kewell da Avustralya…

Tabii adamlara izin vereceksin.

Bunun disiplinle ilgisi yok.



Ayrıca bunlar Trabzon’la oynanacak Ziraat Türkiye Kupası maçında zaten ‘rotasyon’ adı altında oynatılmayacaklar. Yerlerine takım içinde forma şansı bulamayanlar oynayacak ki Rijkaard da son durumu görsün!

Burada bir başka nokta daha var ki izinden daha da vahim;

Sen, bütün sene oynatmadığın gençlere bir maçta görev verirsen sonuçlar seni yanıltır.

Bunu da Rijkaard mutlaka biliyordur. Öteki takımların sorumluları da biliyordur.

Mustafa Denizli de mecbur kaldı, o güne kadar yok saydığı, yüzüne bakmadığı Korcan’ı kaleye koydu, gencecik çocuk sudan çıkmış balığa döndü!... Hata üstüne hata yaptı.

Hocalar bu gençleri birden bire aslanların önüne atmayacak sene içinde yedire yedire takıma koyacaklar ki gençler takıma alışsınlar.

Bunun da ötesinde;

Ziraat Türkiye Kupası maçlarını önemseyen de pek yok galiba!

Kulüpler bu maçları ‘angarya’ kabilinden oynuyor. Sonuçlarını da pek önemsemiyor!

Yazık ama…







Kabahat Türkiye Futbol Federasyonu’nundur



Bu karmaşaya sebep federasyondur!

Özgener Federasyonu Süper Lig’in devre arasına Ziraat Kupası’nı koymakla büyük hata etmiştir!

Sanki bütün günler çuvala girdi, bir tek Süper Lig’in devre arası kaldı Türkiye Kupası maçlarını oynatacak.

El insaf!

Futbolcular haziran ayından beri altı aydır günde çift idmanla Allah’ın günü helak oluyorlar. 20 Aralık’ta ligin bitmesini, dört gözle beklerken Federasyon o tarihe maç koyuyor.

Böyle saçmalık olur mu?

Ben de olsam giderim…

Ceza da verseler giderim.





Fransa modeli en güzeli

Fransızlar, Fransa Kupası’nı şöyle yapıyor;

Tek maç ama her maç final gibi.

Adım adım Kupa’da finale gidiliyor.

Maçlar da kıran kırana oluyor çünkü tek maç! Telafisi yok!

Bizde hala gruplar var. Bir maçı kaybedersen ötekinde kazanırsın…

Ayrıca bu düzende gruptaki ikinci, üçüncü lig takımlarının final için hiç şansları yok.

Gruplarda eleniyorlar. Nerede kaldı Türkiye lafı?

Tezgah üç büyükler için kurulmuş, federasyon da buna prim tanıyor!

Fransa öyle değil.

Tek maç oynanıyor ama; 1. Lig’den bir takım alt liglerden bir takımla karşılaşıyorsa maç alt liglerdeki takımın sahasında oynanıyor ki zayıf takımın bir avantajı olsun.



Ne güzel değil mi?

Biz hala dörtlü beşli gruplarla oynuyoruz.

Bu kadar maç trafiğine rağmen…









Ziraat Kupası’nda Arda, Caner ve Aykut

Bakın Kupa maçını yazacakken nelerden bahsettik. Neyse…

Galatasaray, Trabzon karşısına; ‘yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı’

Tek Linderoth vardı o da kenardaydı…



Galatasaray’ın kadrosunda bakın kimler yoktu;

Leo, Keita, Elano, Nonda, Kewell, Linderoth, sakat Baroş…

Mehmet Topal, Gökhan Zan, Uğur Uçar, Emre Güngör, Hakan Balta, Serkan Kurtuluş

Bir takımdan fazla isim yoktu.

Galatasaray gençlerle çıktı;

Serdar Eyilik, Alpaslan, Caner, Aydın, Arda, Barış’la…



Trabzon ise Fenerbahçe maçındaki kadrosuyla sahadaydı.

Sonuç; Genç Galatasaray 2- Full kadro Trabzon 1



Buradan çok şey doğruluk kazanıyor;

1-Rijkaard’ın hafta içi Florya’da kamp yapmam, Ziraat Kupası öncesi aslarımı tatile yollarım. Neeskens de gidebilir. Ama benim otoritem sarsılmaz,

2-Öğretmeye çalıştığım futbol mantığından asla uzaklaşmam, kim oynarsa oynasın 4+6+0 oynarım,

3-Bütün futbolcularıma güvenirim.



Bu üç madde Galatasaray’ı da Rijkaard’ı da tanımlıyor ve haklı olduklarını gösteriyor.

Futbol sadece gol değildir.

Belli bir konsept gerektirir ve belli bir dünya görüşü ister.

Galatasaray’da bu var.



Hızlı oyunda pozisyon çok olur

Trabzon maçını Rijkaard çok beğenmiş.

Pozitif oynadık çok pozisyon bulduk diyor…

Ben de beğendim ama daha ister… Bazı oyuncular çok iyi oynadı. Örneğin;

Arda, Caner ve kaleci Aykut.

Arda; oyunun patronluğunu üstlendi. Çok güzel işler yaptı. Asistleri ve attığı gol mükemmeldi. Sevgilisi de tribündeydi. Helal olsun Arda’ya…

Sevgilisi belki de büyük moral veriyor ona. Kime ne!...



Caner yerini buldu

Bu çocuk solda ofansif olarak serbest oynamak istiyor. Dikkat edin çaprazdan bir uzak vuruşta top sağ ayağına gelmişken sol dışla adeta kaktı!... Sağ vurmak istemedi. Caner bu açığını kapatmalı. Ofansif gücü de savunmadan daha iyi.

Umarım bu durum Rijkaard’ın da dikkatini çekmiştir ama Caner’in savunma oynama kaderi sezon sonuna kadar sürecektir çünkü Galatasaray forvetinde adam bolluğu var! Ve oynayanlar Caner’den daha iyi…

Onun için de Caner’e yer bulmak zor.

Ancak Caner kesinlikle faydalı bir eleman. Onu iyi değerlendirmek gerek ve de çok genç.



Aykut da galibiyette ilk isim

Yaptığı kurtarışlarla Aykut güzel bir maç çıkarttı. Şu an için Galatasaray kalesi Leo ve Aykut’la başka bir kaleci aratmaz. Ayrıca Ufuk da var. Onu daha bu kalede göremedik. Rijkaard’ın bir bildiği vardır herhalde. Daha çok da kaleci hocası Nezihi Baloğlu’nun bir bildiği vardır. Zira Hollanda’dan yeni gelen alt yapı hocası Çetin’i Rijkaard’a tavsiye ediyorsa Nezihi hocanın da Rijkaard’a Ufuk hakkında söyledikleri vardır.

Demek Ufuk için zaman gerek!



Santrfor kimdi acaba?

Bakın yıllardır söylüyorum.

Doğan Koloğlu da yıllarca ‘hücum futbolu’ demiş millet onunla dalga geçmişti…

Yani ‘hücum edecez diye savunma yapmayacak mıyız’ diye!...

Benimki de öyle;

4+6+0 dediğimde hani santrfor diyorlar? Santrforsuz olmazmış!

Dün Galatasaray’ın santrforu var mıydı?

Yoktu.

Herkes santrfordu.

4+6+0’daki 4’lü savunmanın önündeki 6’lı her şey!

O 6’lı; hem ofans-defans bağlantısı, hem atak başlangıcı, hem golcü.

Hem rakibe basan, hem oyun kuran, hem geriye yardım eden…

Dünkü takımı gördünüz santrforsuz iki gol attı.

Benim kısır düşünceli, geçmişe takılı kalmış futbol ulemalarım da hala ‘çift santrfor’dan bahsediyor.

Çift santrfor demek takımın orta alanını katletmektir.

İki kişi eksik oynamaktır!



Bu tarz futbol dünyada en az üç yıldır oynanıyor ama bizim anlamamız için daha on sene gerek!





Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası’na iyi başlamıştır.

Gerisi Şam’da kayısı…

Galatasaray’ın hedefi Şampiyonlar Ligi’yse Türkiye Kupası olsa da olur olmasa da…

Başkaları gönül bırakmasın ama;

Türkiye Kupası’nı 26 senedir alamayanlar düşünsün! diyerek Türk çocuklarıyla çıktı!



[Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilir.