Ayrıldın sevdiğinden. Kendini kullanılıp atılmış gibi mi hissetsen, yoksa sevinsen mi bilemiyorsun. Güzel anılar aklına gelince acabalarla üzülüyor, kötüsünde ise lanet ediyorsun kaderine. Herşey sanki onu hatırlatmaya çalışıyor sana. Etrafındaki herkese artık ayrıldım diyebilirsin. Dönmemek, dönememek için etrafındakilere aslında ne istersen onu diyebilirsin. Ayrılık, keşke ilişki bitince gerçekleşse. Hayat o kadar dolambaçlı ve sahtekar bir oyunki, insana ne zaman neyi yaptırdığını hissettirmiyor. İnsanlar genelde diğerinden fiziki olarak koptuğunda ayrıldığını zannediyor. Oysa ayrılık zamanı her zaman çok farklı oluyor.
Ayrıldın, acıların dinsin diye başka bir ilişkide buldun kendini. Önceki yaşadıklarını yeni olanında arıyorsun. Belkide başkasına bakmak içinden bile gelmiyor. Tiksiniyorum hepsinden diyorsun arasıra arkadaşlarının yanında. Tek başına kalmak bazen de kalabalığa karışmak istiyorsun. Başını alıp gitsenmi, kalabalığa karışıp kaybolsan mı. Bir anın diğerini tutmuyor, birşey yapmak istiyorsun ama ne yapmak istediğini de bilmiyorsun. Ayrıldığını zannederken ve birşeyler içini tırmalarken, gelgitlerini yaşıyorsun hayatın. Gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun. Gerçekler ve hatıralar bir şekilde hatırlatıyorlar kendini. Hiçbir şey olmasa annen artık onu düşünme diyor, en düşünmediğin anda. Habire birilerinin seni doğrulamasını istiyorsun. Kime anlatmalı diye düşünürken bir de bakıyorsunki, yolda karşılaştığın insanlara bile anlatmışsın. Onunla birlikteyken kullandığın şeyler eline, gözüne batar olmuş. Ortak arkadaşları görmemek ya da onun arkadaşlarıyla karşılaşmamak için çaba gösteriyorsun. Onun gitme ihtimali olan yerlere gitmeye korkuyorsun. Bu kadar keşmekeşin içindeyken senin sadece vücudun ayrılmış, kim sana ayrıldın diyebilirki. Ayrılık daha gerçekleşmedi senin için, gerçekleşmesi için zamana ve acı çekmeye ihtiyacın var.
Belki de biriyle birliktesin. Ama artık onun elini tutmakla bir masayı tutmak arasında bir fark kalmamış. O senin için artık bir kişi değil, bir nesne. Kullanıyorsun onu. Senin tutan artık onun sevgisi sıcaklığı değil. Başkaları artık sana daha çekici geliyor. Farkederse önemli değil diyorsun içinden, keşke bir fırsat olsa da yumuşak bir geçişle ayrılsak diye geçiriyorsun içinden. Eşinle birlikteyken ona bakarak başkasını düşünebiliyorsun. Birlikteyken eşinin başkasıyla olması düşüncesi seni artık rahatsız etmiyor. Artık ilişkin evrim geçirmiş. Dutağacı, meyve toplarım diye çıktığın, artık incir, kayın olmuş. Yeni ağacın da meyvesi var, bu yeni ilişkinin de bir dengesi var. Ama artık bu iki kişi için, ya da çiftlerden biri için güven, sevgi, saygı ve birlikte olmanın farklı bir tanımı var. Birlikte yaşarken gizli ayrılık yaşıyorsun, aslında kalbin çok farklı yerlerde dolaşıyor. Merak etme çoğu kişi seninle aynı durumda. Toplum bunun normal olduğunu, içgüdülerin ise hatalı olduğunu söylüyor. Eninde sonunda içgüdülerine yenik düşüyorsun ve bu hayal dünyasındaki ayrılığın acısını, küçük kaçamaklarla unutmaya çalışıyorsun. Bu kaçamaklar kimi için başkasıyla geçirilmiş bir gece veya başka biriyle yenen bir öğlen yemeği oluyor. Bir çoğu bu sorunu, eşiyle birlikteyken başkasını hayal ederek aşıyor. Kendini kandıranlar ise bu yazıyı okurken acaba bu yazıyı eşim de okurmu diye endişe duyuyor.
Şansın varsa ayrılık adım adım geliyor, sana alışma fırsatı veriyor. Ayak sesleri yaklaştıkça, korkuyor ve terkeden sen olmak istiyorsun. En son terkedenin daha az acı çekeceğini düşünüyor bazısı. Bazıları için kimin terkettiği sonradan etrafa bu ilişkinin hesabını verirken kullanılacağından önemli. Terkedilen beğenilmeyen olur diğerlerinin gözünde. Bu kişiler sonradan arkadaşlarına gururla "Ben terkettim." der ve bu onlar için çok önemlidir.
Ayrılık acısından kurtulmak istiyorsan;
-Başkasıyla birlikte olma. Etrafındaki çoğu kişi ayrılık acısından kurtulman için başka birini bulmanı söyleyecektir. Bunu yapanlar acılarını sadece erteler, sonrasında daha karmaşık duygu girdaplarına girerler. Çekilen acı artık ondan doğacak çocuğun doğamayacak olmasının acısıdır. Bu ihtimali o iki kişi kendi elleriyle öldürmüşlerdir. Öncekinin çocuğu, sonrakinden doğmaz. Doğamayan çocuk acısını eninde sonunda çıkarır.
-Onu unutmaya çalışma. Unutmak keşke o kadar basit olsaydı. Enerjini yeni duruma alışmak için harca. Unutmak alışmaktan sonra kendiliğinden gelecek.
-Hayal kur. İnsan hayatında neyi kaybederse kaybetsin üzülür. Sen gelecekteki hayallerini kaybettin. Artık yeni hayallerin olmalı. Yeni hayallerine inandığın ve o hayallere doğru hareket etmeye başladığın gün tekrar mutluluğu yakalayacaksın. Geleceğe dair onun olmadığı güzel hayaller kur. Hayallerini bir kağıda yaz. O hayallere ulaşmak için gerekli olan aşamaları, ulaşman tanışman gereken kişileri belirle.
-Dışarı çık. En yakın arkadaşlarınla buluş. Hayatta tek olmadığını, hayatın halen devam ettiğini yeniden anlarsın belkide. Etrafında güvenebileceğin kişilere yaşadıklarını anlat. Anlattıkça anlattıklarının senin için anlamı kalmayacak. Bir gün gelecek soranlara aman boşver diyeceksin. Ne kadar çok anlatırsan o kadar çabuk gelecek o gün. Başlarda saatlerce anlatırken sonradan anlatacak şey kalmadığına şahit olacaksın. Şu an senin için o kadar önemli olan kişi için "boşver değmezmiş" dediğin bile olacak.
-Doğaya katış. Açık havada, ormanda, dağda yürü, denizde yüz. Doğa insanı her zaman ve her haliyle önyargısız olarak kabul eder. Umarım ne kadar sıradan olduğunu, hayatın ne büyük bir dengesinin olduğunun farkına varırsın.
-Müzik dinle. En çok neyi seviyorsan onu dinle. Sevdiğin parça çalarken, kimseyi umursama ve avazın çıktığı kadar şarkıya eşlik et. Sufi müziği dinle ve sen de dahil etrafındaki herşeyin ve olayların ne kadar sıradan, hiç olduğunu anla. İçinden ne geliyorsa onu yap. Merak etme, etrafındakiler hayatının hiçbir döneminde sana bu kadar tahamüllü olmayacak.
-Güzel yemekler, şekerli şeyler, çikolata ye. En sevdiğin yemeği yap akrabalarına. İnsan yemek yerken başka birşey düşünemez.
-Ona ait herşeyi bir yere topla, içinden geliyorsa çöpe at. Ne kadar ona ait şey görürsen, o kadar çok hatırlarsın onu.
-En sevdiğin hobini yap. Kendine yeni hobiler bulmaya çalış. Onun yüzünden uzun zamandır bir dolu şeye ara vermiştin zaten.
-Kendine bak. Güzel şeyler giyin. Kendine olan güvenini ve saygını ne kadar çabuk kazanırsan o kadar çabuk toparlayacaksın.
-Bir bebeğe sarıl. Kadife sırtında elin dolaştırırken, ya da o küçücük varlığın kolların arasında kaybolurken sana nasıl huzur verdiğine sen de hayret edeceksin. Bebek yoksa etrafındaki en sevdiğin akrabana sarıl. Anneler, anneanneler bugünler içindir.
Sonuç olarak ağla, gül, bağır ama sakın boş kalma ve geri dönme. Sen ayrıldıktan sonra hiçbir şey değişmedi. Özleyip dönersen, ileride tabiiki yine ayrılacaksın. ileride ayrılması senin için daha zor olacak. Ayrıldın, ve artık daha olgun ve tecrubelisin. Acını erteleme sadece yeni duruma alışmaya çalış. Sadece hayatın sana birşey öğretmesine izin verdin. Hiçbir şey kaybetmedin. Sadece ders aldın. Şu anda da o dersin bedelini ödüyorsun. Gün gelecek neden daha önce ayrılmamışım diyeceksin.
Bu acılı günler geçecek, güzel günler yine gelecek. Mevsimleri durdurmadığın gibi, bu durum da sonsuza kadar sürmeyecek. Ne kadar dibe çökersen o kadar feraha çıkacaksın. Bundandır, sadece o güzel günlerin gelmesini bekle. Filozof'un da dediği gibi "Seni öldürmeyen şey seni güçlendirir."